Yeni yıl, iyi başlamadı. Vahabi/Selefi tekfirci
S.Arabistan’ın 47 kişi ile birlikte. Şii Alimi-Aktivist Nemr’i idam ettirmesi,
örtük olarak/vekalet savaşı biçiminde savaşan İran ile S.Arabistan’ı savaş
haline getirdi. Türkiye ise safını, Erdoğan’ın itelemesi ile,S.Arabistan’ın yanı
olarak açıkladı. Durum giderek içinden çıkılmaz hale gelmekte.
Özellikle 2015 in ikinci yarıyılı öncesinden başlayarak
küresel piyasaların gündemi kaplayan ABD Merkez Bankası(FED) nın faiz artırımı,
Aralık ayının ikinci yarısı başında gerçekleştirildi. FED Açık Piyasa Komitesi,
oy birliği ile, 30 Haziran 2006’dan bu yana 0-0.25 aralığında tuttuğu gösterge
faizi olan federal fonlama faizini 25 baz puan artırdı. Böylece faizin 0.50
çıkmış olması, piyasalarda geçici bahar yaratarak, ABD borsalarının
yükselmesine neden oldu. Beklentinin satın alındığı piyasalarda, örneğin
Türkiye’de önce düşen dolar, arkasından yeniden yükseldi.Yükselme, yeni yılın
ilk Pazartesi’nden başlayarak sürüyor.
FED Başkanı Yellen, ilk faiz artırımının abartılmaması
gerektiğine dikkat çekerek, para politikasında genişleyici tutumun
sürdürüleceğini, ancak zaman içinde aşamalı artış göstereceğini belirterek,
faizlerin 2016 için 1,5, 2017 için 2,5 ve 2018 sonunda 3.25 olabileceğinin
altını çizerek, normale yönelmenin takvimini ve sınırlarını da ortaya koymuş
oldu. Yellen, para politikasındaki kararların enflasyon, büyüme oranı ve
işsizlik verilerine bağlı olduğunu para
politikasındaki kararların enflasyon, büyüme oranı ve işsizlik verilerine bağlı
olduğunu, küresel ekonomiden kaynaklı risklerin sürmekte olmasına karşın, ABD
ekonominin güç kazandığını belirtti.
Türkiye gibi, ekonominin döndürülmesini, dış kaynaklardan
sağlayan, yani yabancı tasarrufları, kendi tüketimini karşılamak amaçlı olarak
kullanan ülkeler, küresel ekonominin başat ülkesi para ve sermaye
piyasalarındaki değişimlere duyarlılık göstermesi kaçınılmazdır. Çünkü, para ve
sermaye akımlarının faiz değişmelerinin bu küresel fon kullanan ülkeler
açısından iki sonuç doğurur. Öncelikle, faiz artışı, bu ülkelerin para ve
sermaye piyasalarından sağladıkları fonların maliyetleri yükseltir. İkinci
olarak da, güçlü ve başat ekonomilerin faiz artışına gitmeleri, fona gereksinim
içinde olan ülkelerin fona erişim olanaklarını güçleştirir.
Bu türden etkilenmelerin önüne kesebilmenin yollarından
birisi, borçlanma gereksiniminin azaltılmasıdır. Bu en sağlıklı yolduk. İkincisi,
fon akımının sürebilmesi için, faiz oranının, başat ekonomideki yönelime göre
arttırılması ve ülke risklerinin azaltılmasıdır. Olayı ülkemiz açısından
çözümlemeye kalktığımızda, petrol fiyatlarının olaganüstü, düşmesi ve 30 – 40
$/varil çevresinde dolaşması, dış açıklarımız açısından olumluluk taşımaktadır.
Ancak, MBnın bağımsızlığını yitirmesi, bırakınız sorumlu Hükümetin, sorumsuz
Cumhurbaşkanının ve anlı-şanlı danışmanlarının doğrudan MB politikalarını
belirler olmaları, TCMB’nın, politika üretimini ve strateji geliştirmesini
önlemiştir. Buna ek olarak, ikbal ve istikballerini Türkiye’nin iç savaşa sürüklenmesinde
görenlerin ateşle ve kanla oynamaları, yabancı fonlar açısından Türkiye’yi
yatırım yapılabilir ülke konumunun dışına düşürmüş bulunmaktadır. Bu nedenden
olacak, Türkiye’de en çok kazandıran yatırım araçları Dolar ve Euro olmuş,
borsadaki kayıplar ise, önemli boyuta ulaşmıştır.Enflasyonun 8.81 olarak
açıklanması, yeni yılın zamlarının uygulamaya konulması, önlem alması gereken
MB’nın elinin-kolunun bağlanması ve her şeye üç şapkalı Erdoğan’ın karar
vermesi, Türkiye’yi içinden çıkılmaz bir sarmala ve sona sürüklemektedir.
Muhalefet partilerinden HDP can derdine düşürülmüş, MHP içten çökertilmek
istenmekte, CHP yönetimi ise, Kurultayda yerlerini koruma çabasında.
Daha önce de yazmıştım. Türkiye’nin başlıca sorunu,
sorumsuzların tüm yetkiyi kendinde toplamalarından kaynaklanmaktadır. Türkiye,
7 Haziran – 1 Kasım 2015 döneminde, AKP’nin tek başına iktidar olması amaçlı
karmaşaya ve çatışmaya itelenmişken, 1 Kasım’dan sonra,bu kez Başkancı bir
rejime dönüşmek için, her araç kullanılmakta, hemen hergün öldürümler,
gündemimizi oluşturmaktadır. Hükümet, muktedir değil. Muhalefet ise, aciz. 07.01.16
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder