ÜNİVERSİTEDEN
BAKIŞ
Prof.Dr.Mustafa
Altıntaş
NE İKTİDARDA KALICI VE MUKTEDİR,
NE DE…
Makbule Ölçen’i tanır mısınız? Çoğunuzun “hayır” yanıtını vereceğinizi
bildiğim bu soruyu, tüm evrenin, bu insanı ve öyküsünü bilmesinin, herkese
yararı bulunmaktadır. Makbule Ölçen’i ve öyküsünü öğrenmek isteyenlere
önereceğim yapıtı “Özürlüler Yokuşu”’dur.
Zihinsel yetersiz çocuklar ve onların ana-babalarına umut ve ışık olmuş,
ana-babalarını zihinsel yetersiz çocuklarından utanmadan,onları sıkı sıkı
bağırlarına basmalarına neden olurken, bu çocukların yaşama tutunmalarının
yönteminin, onlara beceri kazandırmakla olduğunu, öncelikle devlete kanıtlamış
yiğit bir “zihinsel yetersizlerin
anası/meleği”dır. O’nu, değerli yaşam arkadaşı Dr.A.Nejat Ölçen’i ve oğulları
Dumrul ile zihinsel yetersizliğini, ana-babanın birlikte çabaları ile yenen Demir’i
tanımanın onurunu taşıyorum.
Makbule Ölçen’den öğrendiklerimden birisi de, “kimsesizlerin kimsesi olması gereken
devletin”, görevlileri eliyle “kimsesizlerin
yetim-öksüzlüklerinin” nedeni olmasıdır. Makbule Ölçen bunu, ince bir ironi
ile; “…Zihinsel yetersiz çocukların
eğimleriyle uğraşırken, kamu sektöründe çalışan ve bizlere güçlük çıkaran
yöneticilere de teşekkür etmem gerekiyor. Onlar olmasaydı, güçlük
çıkarmasalardı, Demir’in gelişmesi için yetinip, bu uğraşıyı topluma mal
edebilir miydim? Onlara karşı verdiğim savaşım, zihinsel özürlü çocuklarımızın
eğitiminde neler yapıp, neleri yapmamam gerektiğini öğretti…” demekte.
Ölçen’in gözlemlerinden ve yazdıklarından öğrendiğim bir
başka gerçek ise, kendisini sözde solda olarak tanımlayan kadroların, toplumun sorunlarına olan
yabancılıklarıdır. Ölçen’in Grup Başkan Vekili olduğu CHP’nin iktidarda paydaş
olduğu dönemde, engellenen kimi girişimlerin, devlet bütçesinden sağlanan ödeneğin
kullanılmasının önlenmesinin, sağ iktidar dönemlerinde kolaylıkla aşılması
örneklerini okuduğumda, yapıştırılan/yakıştırılan solcu etiketinin çakma
olduğunu, bu nedenle de, “hizmet
eksenli” sağcı politik kadrolarının, sürekli olarak halk desteğini almasının
sihirli anahtarını da öğrenmiş oldum. Solda politika yaptıklarını söyleyen
kadroların, neden iktidar olamadıklarını ve zaman zaman paydaşı oldukları
hükümetlerde süreklilik gösterememelerinin nedenlerini öğrenmek istiyorlarsa,
Makbule Ölçen’in bu yapıtını okumalarını öğütlerim.
Ölçen’in “Özürlüler Yokuşu” adlı yapıtında, zamanın Milli
Eğitim Bakanı(MEB) Vehbi Dinçerler’den aktardığı bir anısı benzerini, 1983’de
bizzat ben de yaşamıştım. Zamanın Gazi Eğitim Enstitüsü’nde öğretim elemanı
olarak görev yapan eşim, 12 Eylül 1980 sonrasında, çoğu meslektaşları gibi,
başka kurum ve illere sürülenler arasında idi. Evlenmezden önce, zamanın Milli
Eğitim Bakanı Müsteşarı Mustafa Turan Paşa’yı ziyaret ederek, Konya-Kulu
Lisesi’ne sürgün olarak atanan eş adayımın Ankara’ya yeniden görevlendirilmesi
isteminde bulunmuştum. Paşa Müsteşarın, 12 Eylül’ün nedenini “ülkenin, komünistlerin ve de irticacıların eline düşmesinden
kurtarma” biçiminde açıklamasından sonra, Bakanlıktan “umutsuz vaka” olarak ayrılmıştım. 1983 seçimi ile, Birinci ANAP
Hükümeti kurulması üzerine, Dinçerler’e görüşerek eşimin durumunu anlattım ve
eş durumundan ötürü, Ankara’ya atanması ricasında bulunmuştum. Dinçerler,
Personel Genel Müdürünü çağırarak, eşim hakkında bilgi aldığında, Genel Müdür,
“tasarrufun Sıkıyönetim Komutanlığına
ait olduğunu” belirterek,yapabileceklerinin bulunmadığını belirtmesi üzerine, Bakan Dinçerler’den, o zamanlar
hemen Bakan Odasının karşısında bulunan Sıkıyönetim Koordinasyon Görevlisine
başvurma izni almıştım. Sıkıyönetim İrtibat Bürosu’ndaki rütbeli görevliye
durumu aktararak, “eşimin artık
Ankara-Kulu arasında gidip gelmekten yıldığını ve bu nedenle istifa edeceğini,
ancak bu denli bir yaptırıma konu kılınacak suçunu öğrenmek istediğimi”
belirtmem üzerine, klasörden baktığı listeleri incelemesi sonrasında “uygulamanın kendilerine ait değil, Bakanlık
tasarrufu” olduğunu belirtti. Bunun üzerine aldığım bu bilgiyi aktardığım
Bakan Dinçerler, yeniden ilgili bürokratı çağırarak, kendisine aktarılan yanlış
bilgi nedeni ile azarlayarak, eşimin tez elden Ankara’ya atanması buyruğunu
vermişti. Ölçen’in yapıtında rast geldiğim Dinçerler yerine, çakma sözde solda
görev yapanlardan biri olsa idi, bu çözüme varmamız mümkün olmayacaktı
düşüncesini taşımaktayım. İktidar umudu/düşü olan tüm siyasilerin bu yapıtı
okumaları gerekmekte.14.01.2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder