4 Şubat 2016 Perşembe

ÜNİVERSİTEDEN BAKIŞ
Prof.Dr.Mustafa Altıntaş

TÜRKİYE’DE ONURLU TEK BİR YÜKSEKÖĞRETİM KURUMU VARMIŞ(!)

Türkiye’de ikiyüze yakın üniversite, sayısını uzmanın bilmeyeceği kadar fakülte,yüksekokul,enstitü, araştırma birimi vb. tabelalar taşıyan ve önlisans,lisans,yüksek lisans ve doktora diploması dağıtan kurumlar var. Nitelikten hedef olarak sıkça söz edilen, buna karşın nicelikle övünülen bu kurumların, gerçek anlamda bilimsel kuruluşlar olmadığını bir kez daha ortaya seren olgu, “Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi”nin “Bu Suça Ortak Olmayacağız” bildirisi oldu. Ülkenin içte ve dışta savaş ve çatışma konumuna geçtiği bir dönemde, gerçek anlamda bilim kurumlarından beklenen, bu karmaşa ve çatışma ortamında, gözlerin görmesine, aklın egemen olmasına yönelik çabalar içinde olmasıdır. Oysa ki, üniversite tabelası taşıyan kurumlardan, YÖK ve Üniversitelerarası Kurul ve Senatolar, “suça ortaklığını” çağrıştıran suskunluk ile, varlıklarını tartışılır kılmanın ötesine geçerek, efendilerinin cihat ilanı ile, barış çağrısı yapan akademisyenleri linç etme onursuzluğunu sergilediler.

Komplo teorilerine sıcak bakmayan birisiyim. Ancak, İŞİD tarafından ülkemizde gerçekleştirilen saldırıların, hep de iktidar ve Beştepe Külliyesine karşıt konumda olanlara yönelik olarak gerçekleşmesi ve hemen ardından saldırıların üzerini örtme sonucunu doğuran kimi gelişmelerin sahneye sürülmesi, kuşku tohumlarımın yeşermesine neden oluyor. Akademisyenlerin Bildirisi sonrasında onlara yönelik cadı avının da, 12 Ocak 2016’da, Sultanahmet’te patlayan canlı bombayı perdelemek için kullanıldığını usuma getirmekte.

Hamamın namusunu kurtarmaya girişiminde bulunan kurum, AÜ SBF Akademik Kurulu oldu. Bu bildiri,salt kamuoyuna çağrı anlamı taşımamakta,yanı sıra, bağlı bulunduğu Ankara Üniversitesi yönetimine de, onursuzluk çukuruna yuvarlanmama çağrısıdır. Bildiri, bunun da ötesinde, Beştepe Külliyesi sahip ve borazanlarına, YÖK, Üniversitelerarası Kurul ve Senatolara ders vermekte ve akıl yoluna dönülmesi uyarısıdır. Bildiriden,önemli gördüklerimden bir kaçını sıralamak istiyorum: “Öğretim elemanlarının akademik özgürlük ve bilimsel özerklik içinde çalışabilmeleri,araştırma ve eğitim-öğretim faaliyetlerinin verimliliğinin sağlanmasının temel koşuludur…Bu fakültede görev yapan bilim insanları güçlü siyasi tazyikler ve kendini dayatan kanaatler karşısında düşüncenin kutlak açıklığına, bilimin yalnızca kendi kurallarına göre yargılanabileceğine, hakikat dışında da hiçbir şeye boyun eğmeyeceği gerçeğine bağlıdır…Düşünce, kanaat ve ifade özgürlüğü, Fakültemizin savunduğu,öğrettiği temel insan hakkıdır…Söz konusu metne imza atmanın akademik özgürlük ve gerek iç hukuk, gerekse uluslararası hukuk tarafından korunan ifade özgürlüğü kapsamında olduğu görüşündeyiz. Öğretim üyelerimizin gerek derslerde ve sınavlarda ele aldıkları konuların ve sordukları soruların, gerekse barış temalı bir bildiriye imza atmalarının idari ve adli makamlar tarafından disiplin soruşturması ve ceza yargılamasına konu edilmesini kabul edilemez buluyoruz. En zor koşullarda dahi öğrencilerinin ve hocalarının ifade özgürlüğünü sonuna dek savunmuş bir kurum olarak, mesleğimizin haysiyetine ve akademinin değerlerine, görevimiz ve halkımıza olan borcumuz olarak sahip çıkıyoruz.” Meslek onuruna akademinin değerlerine ve kurumsal onurlarına sahip olmayan ve halka borçlu olduklarının ayırdında bulunmayanlara, bundan daha düzeyli bir uyarı olabilir mi?

Faşist 12 Eylül 1980 Askeri darbesinin ürünü olan ve 12 Eylül 2010 Anayasa değişikliği sonrasında kapıkulluğunu pekiştiren ceberrut YÖK ve onun uzantısı olan kamusu, özeli üniversite yönetimleri, imzacıları görevlerinden uzaklaştırma ve işlerine son vermede yarışa girerek, efendilerine sadakatlerini kanıtlamaya girişmişlerdir. Bunların hiçbir hukuksal ve yasal geçerliliği bulunmamaktadır. Çünkü, YÖK Disiplin Yönetmeliği, Anayasa Mahkemesi’nin 2547 Sayılı Yasanın 53/b fıkrasını iptal etmesinden bu yana yok hükmündedir. Asıl peşine düşülmesi gerekenler, barış bildirisi sahipleri değil, Ocak 2015’den bu yana suç üretim merkezine dönmüş olan YÖK ve üniversite yönetimleridir. Kaldı ise,Cumhuriyetin Savcılarına duyurulur.04.02.2016


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder