ÜNİVERSİTEDEN
BAKIŞ
Prof.Dr.Mustafa Altıntaş
TÜRKİYE’DE ONURLU TEK BİR
YÜKSEKÖĞRETİM KURUMU VARMIŞ(!)
Türkiye’de ikiyüze yakın üniversite, sayısını uzmanın
bilmeyeceği kadar fakülte,yüksekokul,enstitü, araştırma birimi vb. tabelalar
taşıyan ve önlisans,lisans,yüksek lisans ve doktora diploması dağıtan kurumlar
var. Nitelikten hedef olarak sıkça söz edilen, buna karşın nicelikle övünülen
bu kurumların, gerçek anlamda bilimsel kuruluşlar olmadığını bir kez daha
ortaya seren olgu, “Barış İçin
Akademisyenler İnisiyatifi”nin “Bu
Suça Ortak Olmayacağız” bildirisi oldu. Ülkenin içte ve dışta savaş ve
çatışma konumuna geçtiği bir dönemde, gerçek anlamda bilim kurumlarından
beklenen, bu karmaşa ve çatışma ortamında, gözlerin görmesine, aklın egemen
olmasına yönelik çabalar içinde olmasıdır. Oysa ki, üniversite tabelası taşıyan
kurumlardan, YÖK ve Üniversitelerarası Kurul ve Senatolar, “suça ortaklığını” çağrıştıran
suskunluk ile, varlıklarını tartışılır kılmanın ötesine geçerek, efendilerinin
cihat ilanı ile, barış çağrısı yapan akademisyenleri linç etme onursuzluğunu
sergilediler.
Komplo teorilerine sıcak bakmayan birisiyim. Ancak, İŞİD
tarafından ülkemizde gerçekleştirilen saldırıların, hep de iktidar ve Beştepe
Külliyesine karşıt konumda olanlara yönelik olarak gerçekleşmesi ve hemen
ardından saldırıların üzerini örtme sonucunu doğuran kimi gelişmelerin sahneye
sürülmesi, kuşku tohumlarımın yeşermesine neden oluyor. Akademisyenlerin
Bildirisi sonrasında onlara yönelik cadı avının da, 12 Ocak 2016’da, Sultanahmet’te
patlayan canlı bombayı perdelemek için kullanıldığını usuma getirmekte.
Hamamın namusunu kurtarmaya girişiminde bulunan kurum, AÜ
SBF Akademik Kurulu oldu. Bu bildiri,salt kamuoyuna çağrı anlamı
taşımamakta,yanı sıra, bağlı bulunduğu Ankara Üniversitesi yönetimine de,
onursuzluk çukuruna yuvarlanmama çağrısıdır. Bildiri, bunun da ötesinde,
Beştepe Külliyesi sahip ve borazanlarına, YÖK, Üniversitelerarası Kurul ve
Senatolara ders vermekte ve akıl yoluna dönülmesi uyarısıdır. Bildiriden,önemli
gördüklerimden bir kaçını sıralamak istiyorum: “Öğretim elemanlarının akademik özgürlük ve bilimsel özerklik içinde
çalışabilmeleri,araştırma ve eğitim-öğretim faaliyetlerinin verimliliğinin
sağlanmasının temel koşuludur…Bu fakültede görev yapan bilim insanları güçlü
siyasi tazyikler ve kendini dayatan kanaatler karşısında düşüncenin kutlak
açıklığına, bilimin yalnızca kendi kurallarına göre yargılanabileceğine,
hakikat dışında da hiçbir şeye boyun eğmeyeceği gerçeğine bağlıdır…Düşünce,
kanaat ve ifade özgürlüğü, Fakültemizin savunduğu,öğrettiği temel insan
hakkıdır…Söz konusu metne imza atmanın akademik özgürlük ve gerek iç hukuk,
gerekse uluslararası hukuk tarafından korunan ifade özgürlüğü kapsamında olduğu
görüşündeyiz. Öğretim üyelerimizin gerek derslerde ve sınavlarda ele aldıkları
konuların ve sordukları soruların, gerekse barış temalı bir bildiriye imza
atmalarının idari ve adli makamlar tarafından disiplin soruşturması ve ceza
yargılamasına konu edilmesini kabul edilemez buluyoruz. En zor koşullarda dahi
öğrencilerinin ve hocalarının ifade özgürlüğünü sonuna dek savunmuş bir kurum
olarak, mesleğimizin haysiyetine ve akademinin değerlerine, görevimiz ve
halkımıza olan borcumuz olarak sahip çıkıyoruz.” Meslek onuruna akademinin
değerlerine ve kurumsal onurlarına sahip olmayan ve halka borçlu olduklarının
ayırdında bulunmayanlara, bundan daha düzeyli bir uyarı olabilir mi?
Faşist 12 Eylül 1980 Askeri darbesinin ürünü olan ve 12
Eylül 2010 Anayasa değişikliği sonrasında kapıkulluğunu pekiştiren ceberrut YÖK
ve onun uzantısı olan kamusu, özeli üniversite yönetimleri, imzacıları
görevlerinden uzaklaştırma ve işlerine son vermede yarışa girerek, efendilerine
sadakatlerini kanıtlamaya girişmişlerdir. Bunların hiçbir hukuksal ve yasal geçerliliği
bulunmamaktadır. Çünkü, YÖK Disiplin Yönetmeliği, Anayasa Mahkemesi’nin 2547
Sayılı Yasanın 53/b fıkrasını iptal etmesinden bu yana yok hükmündedir. Asıl
peşine düşülmesi gerekenler, barış bildirisi sahipleri değil, Ocak 2015’den bu
yana suç üretim merkezine dönmüş olan YÖK ve üniversite yönetimleridir. Kaldı
ise,Cumhuriyetin Savcılarına duyurulur.04.02.2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder