ÜNİVERSİTEDEN
BAKIŞ
Prof.Dr.Mustafa
Altıntaş
ASIL
SORUN : ERDOĞAN VE KANKALIĞA SOYUNAN BAHÇELİ
7 Haziran seçimlerinin üzerinden 60 gün,
Davutoğlu’na hükümet kurma görevinin verilmesinin üzerinden 34 gün,
Davutoğlu’nun hükümet kurma çalışmalarına başlamasının üzerinden 28 gün geçti.
Bu süre içinde TBMM’i açıldı ve üyeler yemin edip, Meclis Başkanını seçtikten
hemen sonra, çok yorgun düşmüş olmalarından, 1 Ekim’e kadar tatile girdiler. 20
Temmuz’da Suruç’ta intihar saldırısı ile, 32
sosyalist gencin yaşamdan kopartılması sonrasında, ortalık toz-dumana ve
kana boğuldu. 20 Temmuz- 5 Temmuz arasında, kayda, ölenler ve şehitler olarak
düşenlerin sayısı 55’e vardı. Buna, güvenlik güçlerince IŞİD ve PKK’ya yönelik
operasyonlarda canlarını yitirmiş olanlar dahil değildir.
Oysa ki Türkiye, 8 Haziran sabahına yeni
umutlarla uyanmıştı. AKP’nin özelliği, şimdiler sonlandırılan iktidar şehveti
bataklığı içinde boğulmasının nedeni, muhalefet deneyimi yaşamaksızın,
kurulduktan hemen sonra tek başına iktidarı,2002 seçimlerinde yüzde 36 oyla ele
geçirmesi ve 7 Haziran 2015 seçimlerine kadar da sürdürmesidir. DSP-ANAP-MHP
Ortak Hükümeti, Türkiye’nin günümüzde de yaşamakta olduğu iki sorunda önemli
mesafeler almıştı. Bunlardan ilki, 1994’den 2000’e kadar süren ekonomik
belirsizliğin, Derviş Reçetesi ile giderilmesi, ötekisi ise, Öcalan’ın
paketlenerek kendisine teslim edilmesinden sonra, PKK ile çatışmasızlık
ortamının sağlanması idi.
AKP, MHP’nin koalisyonu bozucu erken
seçim çağrısı sonrasında yapılan seçimlerle, iktidara geldiğinde bu iki mirası
kucağında buldu ve küresel finans bolluğunun yarattığı uygun ortamı kullanarak,
bunu kendi başarı hanesine yazdırdı. Sonrasında gerçekleşen 3
genel(2007,2011,2015) ve 3
yerel(2004,2009,2014) ve 2 halk oylamasında, amaçladığı sonucu alabilmek için “PKK
ile çatışmazlık ortamı” nı, başarı ile araçsallaştırdı.
AKP’nin çözüm sürecini, sorunun çözümü
yerine, seçim başarısı için kullandığının kanıtı, 7 Haziran seçimi ile ortaya
çıktı. 7 Haziran seçiminin bir başka özelliği, Kürt siyasal hareketinin, ilk
kez HDP olarak ve Türkiye Partisi olmayı amaçlayarak seçime katılmasıdır. Önceki
seçimlere “bağımsız adaylar” ile
katılım, AKP’nin mutlak iktidarını engelleyici sonuç yaratmıyordu. Demirtaş’ın
önce 2014 Cumhurbaşkanlığı seçiminde bulduğu destek ve sonrasında parti olarak,
varolan yüzde 10 luk seçim barajını param-parça edeceği yolundaki bulgular, o
güne dek Kürt siyasal hareketi ile “kankalık”
ilişkileri içinde olan AKP ve
Erdoğan’ı alarma geçirdi. Ve seçim giderek HDP ile Erdoğan arasında yapılır bir
görünüm ve içerik taşıdı. Seçime “seni
başkan yaptırmayacağız” sloganı ile giren HDP’in bu amacını
gerçekleştirmesi, AKP’yi tek başına iktidar olmaktan uzağına düşürürken,
Erdoğan’ın da “başkanlık düşü”nün
sonlanması sonucunu doğurdu. AKP’nin önceki seçim başarılarında yararlı
olan “çatışmazlık ortamı/çözüm süreci”nin, 7 Haziran seçiminde HDP’yi, 80
milletvekili ile Meclise taşıması,
siyaset sahnesine mutlak iktidarla fırlamış olan AKP ve özellikle de
Erdoğan’ı çılgına çevirdi. Onüç yıldır
sürdürülen tek başına iktidar sürecinde, İslamcı Kesimin devlette ve hükümette etkili bir güce dönüşmesinde
rolü olan Kürt siyasal hareketinin, Türkiye Partisi olarak parlamentoya girmesi
sonrasında, İslamcı Kesimin mutlak iktidarını sınırlandırırken, toplumun
yeniden biçimlendirilmesi isteğini güçlendirdi. Kavga, iktidar bölüşümünde daha
önce Gülencilere karşı açılan savaşa benzemektedir. İçine düşülen
çılgınlık, yeni çılgınlıklara neden oldu. Mutlak iktidarı sonlardıran ve
düşleri paramparça eden HDP’in cezalandırılması, sonraki seçimde böyle bir
rakibin önünü kesmek amaçlı senaryolara ışık yakılarak, düğmeye basıldı. Artık
yeni “paralel”, ”Haşhaşi”, “düşman” HDP
ve Demirtaş olarak işaret edilerek, iliştirilmiş köşe yazarlarına, Cumhuriyetin
değil de, kaçak-kondu Külliye’nin savcılarına “ateş serbest” işareti
verildi. 13 yıldır dillerden düşmeyen “bugün-yarın
çözüm”, “Oslo Görüşmeleri”, “Dolmabahçe
Protokolü” yadsınarak, bu savaş içinde ön almak için hazır bekleyen MHP’yi
de yanına çekildi. Yazımızın ilk paragrafındaki sonuçların nedeninin “HDP-Demirtaş’tan İntikam”ın sonucu
olduğunun kanıtını, Erdoğan’ın bilgesi ve sır küpü Akdoğan ortaya serdi.
Akdoğan, Öcalan’ı yedeğinde tutarken, “HDP
baraj için çözüm sürecini feda etti” diyebilerek, yeniden başlatılan
çatışmaların bilinçli ve HDP’yi cezalandırmaya yönelik olduğunu açıklamıştır. Çatışmasızlık
ortamından rahatsızlığını gizlemeyen ve HDP’nin Türkiye Partisi konumuna
erişmesinden rahatsız olan Bahçeli ve MHP, başlatılan çatışmayı oya dönüştürmek
için, giderek AKP ile birlikte toplumsal barışı ortadan kaldırıcı bir yarışa
girmiştir. Bahçeli, bu yarışta geride kalmamak, öne geçmek için, hedefine
HDP’ye oy verenleri “şerefsiz”
olarak nitelemiştir. AKP HDP’yi “barajı
geçerek çizgiyi aşmakla” suçlarken, Bahçeli, HDP’nin “Kürtlerin Partisi”
olmaktan, “Türkiye Partisi”ne evrilmesini amaçlayan seçmenlere savaş açmış,
sözcüsü eliyle de “elimizde isimleri
var” tehditinde bulunmuştur. Sorun, PKK Teröründen, Erdoğan-Bahçeli
tehdidine dönüşmüş bulunmaktadır. Olan ise, hemen hergün sayıları artan genç
insanlarımıza, çocuklarımıza olmaktadır. Olan, çocuklarını kurban verdikleri
vatanda tek dikili olmayan yoksullara, onların umutları olan çocuklarına
olmaktadır.(sürecek) 06.8.15
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder