21 Ağustos 2015 Cuma

ASIL SORUN : ERDOĞAN VE KANKALIĞA SOYUNAN BAHÇELİ

ÜNİVERSİTEDEN BAKIŞ
Prof.Dr.Mustafa Altıntaş

ASIL SORUN : ERDOĞAN VE KANKALIĞA SOYUNAN BAHÇELİ
7 Haziran seçimlerinin üzerinden 60 gün, Davutoğlu’na hükümet kurma görevinin verilmesinin üzerinden 34 gün, Davutoğlu’nun hükümet kurma çalışmalarına başlamasının üzerinden 28 gün geçti. Bu süre içinde TBMM’i açıldı ve üyeler yemin edip, Meclis Başkanını seçtikten hemen sonra, çok yorgun düşmüş olmalarından, 1 Ekim’e kadar tatile girdiler. 20 Temmuz’da Suruç’ta intihar saldırısı ile, 32  sosyalist gencin yaşamdan kopartılması sonrasında, ortalık toz-dumana ve kana boğuldu. 20 Temmuz- 5 Temmuz arasında, kayda, ölenler ve şehitler olarak düşenlerin sayısı 55’e vardı. Buna, güvenlik güçlerince IŞİD ve PKK’ya yönelik operasyonlarda canlarını yitirmiş olanlar dahil değildir.

Oysa ki Türkiye, 8 Haziran sabahına yeni umutlarla uyanmıştı. AKP’nin özelliği, şimdiler sonlandırılan iktidar şehveti bataklığı içinde boğulmasının nedeni, muhalefet deneyimi yaşamaksızın, kurulduktan hemen sonra tek başına iktidarı,2002 seçimlerinde yüzde 36 oyla ele geçirmesi ve 7 Haziran 2015 seçimlerine kadar da sürdürmesidir. DSP-ANAP-MHP Ortak Hükümeti, Türkiye’nin günümüzde de yaşamakta olduğu iki sorunda önemli mesafeler almıştı. Bunlardan ilki, 1994’den 2000’e kadar süren ekonomik belirsizliğin, Derviş Reçetesi ile giderilmesi, ötekisi ise, Öcalan’ın paketlenerek kendisine teslim edilmesinden sonra, PKK ile çatışmasızlık ortamının sağlanması idi.

AKP, MHP’nin koalisyonu bozucu erken seçim çağrısı sonrasında yapılan seçimlerle, iktidara geldiğinde bu iki mirası kucağında buldu ve küresel finans bolluğunun yarattığı uygun ortamı kullanarak, bunu kendi başarı hanesine yazdırdı. Sonrasında gerçekleşen 3 genel(2007,2011,2015)  ve 3 yerel(2004,2009,2014) ve 2 halk oylamasında, amaçladığı sonucu  alabilmek için  “PKK ile çatışmazlık ortamı” nı, başarı ile araçsallaştırdı.


AKP’nin çözüm sürecini, sorunun çözümü yerine, seçim başarısı için kullandığının kanıtı, 7 Haziran seçimi ile ortaya çıktı. 7 Haziran seçiminin bir başka özelliği, Kürt siyasal hareketinin, ilk kez HDP olarak ve Türkiye Partisi olmayı amaçlayarak seçime katılmasıdır. Önceki seçimlere “bağımsız adaylar” ile katılım, AKP’nin mutlak iktidarını engelleyici sonuç yaratmıyordu. Demirtaş’ın önce 2014 Cumhurbaşkanlığı seçiminde bulduğu destek ve sonrasında parti olarak, varolan yüzde 10 luk seçim barajını param-parça edeceği yolundaki bulgular, o güne dek Kürt siyasal hareketi ile “kankalık”  ilişkileri içinde olan AKP ve Erdoğan’ı alarma geçirdi. Ve seçim giderek HDP ile Erdoğan arasında yapılır bir görünüm ve içerik taşıdı. Seçime “seni başkan yaptırmayacağız” sloganı ile giren HDP’in bu amacını gerçekleştirmesi, AKP’yi tek başına iktidar olmaktan uzağına düşürürken, Erdoğan’ın da “başkanlık düşü”nün sonlanması sonucunu doğurdu. AKP’nin önceki seçim başarılarında yararlı olan  “çatışmazlık ortamı/çözüm süreci”nin, 7 Haziran seçiminde HDP’yi, 80 milletvekili ile Meclise taşıması,  siyaset sahnesine mutlak iktidarla fırlamış olan AKP ve özellikle de Erdoğan’ı çılgına çevirdi. Onüç yıldır sürdürülen tek başına iktidar sürecinde, İslamcı Kesimin devlette ve hükümette etkili bir güce dönüşmesinde rolü olan Kürt siyasal hareketinin, Türkiye Partisi olarak parlamentoya girmesi sonrasında, İslamcı Kesimin mutlak iktidarını sınırlandırırken, toplumun yeniden biçimlendirilmesi isteğini güçlendirdi. Kavga, iktidar bölüşümünde daha önce Gülencilere karşı açılan savaşa benzemektedir. İçine düşülen çılgınlık, yeni çılgınlıklara neden oldu. Mutlak iktidarı sonlardıran ve düşleri paramparça eden HDP’in cezalandırılması, sonraki seçimde böyle bir rakibin önünü kesmek amaçlı senaryolara ışık yakılarak, düğmeye basıldı. Artık yeni “paralel”, ”Haşhaşi”, “düşman” HDP ve Demirtaş olarak işaret edilerek, iliştirilmiş köşe yazarlarına, Cumhuriyetin değil de, kaçak-kondu Külliye’nin savcılarına “ateş serbest”  işareti verildi.  13 yıldır dillerden düşmeyen  “bugün-yarın çözüm”, “Oslo Görüşmeleri”,Dolmabahçe Protokolü” yadsınarak, bu savaş içinde ön almak için hazır bekleyen MHP’yi de yanına çekildi. Yazımızın ilk paragrafındaki sonuçların nedeninin “HDP-Demirtaş’tan İntikam”ın sonucu olduğunun kanıtını, Erdoğan’ın bilgesi ve sır küpü Akdoğan ortaya serdi. Akdoğan, Öcalan’ı yedeğinde tutarken, “HDP baraj için çözüm sürecini feda etti” diyebilerek, yeniden başlatılan çatışmaların bilinçli ve HDP’yi cezalandırmaya yönelik olduğunu açıklamıştır. Çatışmasızlık ortamından rahatsızlığını gizlemeyen ve HDP’nin Türkiye Partisi konumuna erişmesinden rahatsız olan Bahçeli ve MHP, başlatılan çatışmayı oya dönüştürmek için, giderek AKP ile birlikte toplumsal barışı ortadan kaldırıcı bir yarışa girmiştir. Bahçeli, bu yarışta geride kalmamak, öne geçmek için, hedefine HDP’ye oy verenleri “şerefsiz” olarak nitelemiştir. AKP HDP’yi “barajı geçerek çizgiyi aşmakla” suçlarken, Bahçeli, HDP’nin “Kürtlerin Partisi” olmaktan, “Türkiye Partisi”ne evrilmesini amaçlayan seçmenlere savaş açmış, sözcüsü eliyle de “elimizde isimleri var” tehditinde bulunmuştur. Sorun, PKK Teröründen, Erdoğan-Bahçeli tehdidine dönüşmüş bulunmaktadır. Olan ise, hemen hergün sayıları artan genç insanlarımıza, çocuklarımıza olmaktadır. Olan, çocuklarını kurban verdikleri vatanda tek dikili olmayan yoksullara, onların umutları olan çocuklarına olmaktadır.(sürecek) 06.8.15

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder