15 Mart 2016 Salı

13 Mart Ankara-Güven Park Saldırısı; 39 ölü var.Çoğu sıradan yurttaş.Artık lanet okumanın da, başsağlığı dilemenin de bir anlamı yok. Görevimizi yapıyormuşçasına bir duygu için, sıramızı savmak için bunları yineleyip duruyoruz. Fevzioğlu gibi "Korkmuyoruz, bir gider bin geliriz" diye saçmalamakta istemiyorum. Sözünün eri ise, bin gelenleri getirmek için, gidenlerden birisi de kendisi olsun diyorum. Ateş.,düştüğü yuvaları yakıyor, ana-baba,eş ve kardeşlerin geleceğe ilişkin umutlarını da karartıyor Bir İngiliz ise, kendi yurttaşlarına "Biz Ankara'yız" diyebilecek misiniz diye soruyor. Bu da haksız bir istek. Çünkü, eğer bizler, yani 78 milyon insan, siyasal partileri ile, sendikaları ile, odaları ile, demokratik olan -olmayan kitle örgütleri ile, gönüllü-gönülsüz kuruluşları ile bu vandallıklar karşısında ayağa kalkmıyor isek, milyonlar olarak alanları dolduramıyor isek, söylediğimiz her söz, yaptığımız her dilek palavradan öte bir anlam taşımaz ve günahlarımızı çıkartmaya da yetmez. Ölümlerden siyasal ve ekonomik rant devşirmek isteyenlerin cirit attığı bir ortamda da "elin oğlundan" kendimiz için yas tutmasını bekleyemeyiz. 5 Haziran,20 Temmuz,10 Ekim,17 Şubat ve şimdi 13 Mart için bile bir araya gelemeyen toplumu bu duruma düşürenlere, manyaklaştıranlara, ve kefen üzerinden geçinenlere karşı eylemli bir direniş sergileyip, öncelikle de bu cinayetleri göz göre göre önlemeyenlerin, ABD B.Elçiliğinin istihbaratını değerlendiremeyenlerin işgal ettikleri koltuklarını bıraktırıcı bir kitlesel ve yığınsal davranış içine girmemiz gerekmektedir. Yoksa, bu şimdiler başkalarının yuvalarını yakan ateşin, bizlerin evini de sarmaması için bir neden yok. Yaşamdan kopartılanlardan ve onların ana-baba,eş-dostlarından bizleri bağışlamalarını diliyorum.Bu ayıplardan her birimizin derece derece sorumluluğu bulunmaktadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder