13 Mart Ankara-Güven Park Saldırısı; 39 ölü var.Çoğu sıradan
yurttaş.Artık lanet okumanın da, başsağlığı dilemenin
de bir anlamı yok. Görevimizi yapıyormuşçasına bir duygu için, sıramızı savmak
için bunları yineleyip duruyoruz. Fevzioğlu gibi "Korkmuyoruz, bir gider
bin geliriz" diye saçmalamakta istemiyorum. Sözünün eri ise, bin gelenleri
getirmek için, gidenlerden birisi de kendisi olsun diyorum. Ateş.,düştüğü
yuvaları yakıyor, ana-baba,eş ve kardeşlerin geleceğe ilişkin umutlarını da karartıyor
Bir İngiliz ise, kendi yurttaşlarına "Biz Ankara'yız" diyebilecek
misiniz diye soruyor. Bu da haksız bir istek. Çünkü, eğer bizler, yani 78
milyon insan, siyasal partileri ile, sendikaları ile, odaları ile, demokratik
olan -olmayan kitle örgütleri ile, gönüllü-gönülsüz kuruluşları ile bu
vandallıklar karşısında ayağa kalkmıyor isek, milyonlar olarak alanları
dolduramıyor isek, söylediğimiz her söz, yaptığımız her dilek palavradan öte
bir anlam taşımaz ve günahlarımızı çıkartmaya da yetmez. Ölümlerden siyasal ve
ekonomik rant devşirmek isteyenlerin cirit attığı bir ortamda da "elin
oğlundan" kendimiz için yas tutmasını bekleyemeyiz. 5 Haziran,20 Temmuz,10
Ekim,17 Şubat ve şimdi 13 Mart için bile bir araya gelemeyen toplumu bu duruma
düşürenlere, manyaklaştıranlara, ve kefen üzerinden geçinenlere karşı eylemli
bir direniş sergileyip, öncelikle de bu cinayetleri göz göre göre
önlemeyenlerin, ABD B.Elçiliğinin istihbaratını değerlendiremeyenlerin işgal
ettikleri koltuklarını bıraktırıcı bir kitlesel ve yığınsal davranış içine
girmemiz gerekmektedir. Yoksa, bu şimdiler başkalarının yuvalarını yakan
ateşin, bizlerin evini de sarmaması için bir neden yok. Yaşamdan
kopartılanlardan ve onların ana-baba,eş-dostlarından bizleri bağışlamalarını
diliyorum.Bu ayıplardan her birimizin derece derece sorumluluğu bulunmaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder