13 Kasım 2016 Pazar

Aydın Engin, Cumhuriyet Gazetesi yazarlarından. Cumhuriyet'i susturmak amaçlı olarak , FETÖ'cülükten sanık savcı eliyle gerçekleştirilen son saldırıda, "gerçek gazetecilik yapma suçunu(!) işlemiş olmaktan" ötürü gözaltında tutulmuş, sağlık ve yaşı nedeni ile, gözetimli olarak tutuklanmadan yargılanan bir basın emekçisi. Birkaç gün Cumhurun başkanı/reisi'nin El Cezire TV'de "Türkiye'yi özgürlüklerin sınırsız yaşandığı, huzurun sonsuz olduğu ülke" olarak nitelemesinden duyduğu övüncü ve sevinci(!) biz okurları ile paylaşan yazısını ben de sizlere ileterek, bu övünç ve sevinçten nasiplenmenizi amaçladım.
Hiç bu kadar özgür olmamıştınız
13 Kasım 2016 Pazar
Halimizi bir görseniz...
Gazete yazarları arada bir sıkışırlar, yazacak konu bulamazlar “Acep bugün ne yazsam” diye kıvranırlar.
Bugünlerde ben de kıvranıyorum. Ama “Ne yazsam” diye değil, “Hangisini yazsam, hangi birini ele alsam” diye kıvranmaktayım...
Neredeyse Küçük Menderes ovasındaki çocukların oyunda ebe seçmek için kullandıkları yönteme başvuracağım, “Om bom portakali, semali vali kapleme do, kaleli kaleli zerden tee lo” diye sayıp “ebe konu”yu seçeceğim.
Tabii bana kalsa Cumhuriyet’e yönelen rezil saldırıdan ve Silivri’deki 10 arkadaşımı yazacağım. Hep yazacağım. Bıktırmacasına yazacağım. Hasretimi, öfkemi, Silivri’de çarpan yüreğimi anlatacağım.
Gel gör ki yeni başbelası Donald Trump’ı ya da AKP – MHP nikâhını (“Erdoğan – Bahçeli nikâhı” diye de okuyabilirsiniz) görmezden gelmek mümkün değil. Dahası FETÖ’cülerin kıyısından bile geçmemiş, tersine çoğu FETÖ ve benzeri “siyasal Islam” güçlerinin karşısına dikilmiş yüzlerce derneğin kapatılmasını, HDP’nin parlamentodan kazınmasına ve böylece Kürt yurttaşlara siyasal mücadele zemininin yasaklanmasına giden süreci gözardı etmek mümkün mü?
Derken...
Evet, derken cumhurumun başkanı El Cezire televizyonuna konuştu. Kendisi için “diktatör” diyenlere cevap verdi:
“... Biz hiçbir şeye yasak getirmedik. Türkiye, yasakların olduğu bir ülke olmamıştır. Türkiye son yıllarda, son 14 yılı bir kenara koyuyorum, hiçbir dönemde bu kadar özgür, bu kadar huzurlu, bu kadar rahat bir dönemi yaşamamıştır.”
Konu seçmekten anında vazgeçtim. Çünkü konu geldi bana çarptı.
***
Ey cumhurumun başkanı, siz çatal dillilere, bu sözlerinizle dalga geçenlere asla kulak vermeyin. Çünkü yerden göğe haklısınız.
Buyurduğunuz gibi, elbette Türkiye hiçbir dönemde bu kadar özgür olmamıştı...
Tabii Türkiye sizseniz.
Türkiye sizden ibaretse ve o Türkiye’de biz yoksak...
Çok haklısınız, Türkiye sizin bir dediğinizi iki etmeyen AKP tayfası ise kesinlikle Türkiye hiçbir zaman bu kadar huzurlu, bu kadar rahat bir dönem yaşamadı, yaşamıyor...
Elbette haklısınız, FETÖ ile bağı olmayan, darbe girişiminde yer almamış ama açığa alınmış, mesleğinden ihraç edilmiş öğretmenler, akademisyenler, yargıçlar, memurlar, size biat etmemiş gazeteciler, aydınlar Türkiye değil ki. Türkiye anlaşılan sizsiniz. Elbette Türkiye (yani siz) hiçbir dönemde olmadığı kadar rahat, huzurlu ve özgürsünüz...
Ayakkabı kutularınızla, medyanızla, HES, havalimanı, Boğaz’a paralel kanal ihalelerini engelsiz, rakipsiz alan iri kıyım müteahhitlerinizle, Rıza Sarraf’larınızla hiçbir dönemde olmadığı kadar rahat, huzurlu ve özgür...
***
Yazı bitti; diyeceğimi dedim.
Sonra arkama yaslandım ve durup dururken ve nedense Nâzım Hikmet’in bir şiiri geldi aklıma.
“... vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa/ ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,/ vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası, Amerikan donanması topuysa/ vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığınızdan/ ben vatan hainiyim...”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder