30 Kasım 2016 Çarşamba

Sevgili İnandı, siyasetin ekseni özellikle 1980'li yıllardan başlayarak ve giderek artar biçimde halka hizmetten, siyasal rant devşirmeye dönüştü. Eskiden belediye başkanı olmak,milletvekili seçilmek için, o yıla kadar edindiğiniz varlıklarınızdan bir kısmını,çoluk çoçuğunuzun rıskının bir bölümünü gözden çıkartmayı gerektiriyordu. Günümüzde ise beytülmalın başına çömelip,kamusal kaynakların yağma ve talanından pay kapmaya dönüştü. Bu dönüşümün yalnızca siyaset kadrolarında değil, kamusal kimi hizmetlerde de kendini gösterdi ve yaygınlaştı,derinleşti.Bu dönüşüm yalnızca bu güre yada döneme özgü değildir. Ancak, günümüzde daha da derinleşmiştir.Size önerim, örneğin İhale Yasasının, son on yılda kaç kez değiştirildiğine bakmanızdır.Yaşadığım,tanıklık ettiğim iki örnek vereceğim size,hem de Adıyaman'dan. Bir zamanlar bir ilçe başkanı, mesleği olmamasına karşın,müteahhitliğe soyunur ve kamu ihalelerinden pay kapmaya girişir. Ben, bu işe Valilik katında aracılık etmek isteyen Milletvekiline bunu yapmamasını, ilçe başkanının, kamu görevlilerini halk adına denetim ile görevli olduğunu, eğer kamu ihalesinde müteahhit yada taşeron olursa,kamu görevlileri tarafından denetlenir konuma düşeceği uyarısında bulunmuştum.İlçe başkanı ve milletvekili bu öğüdüme kulaklarını kapadılar. O ilçe başkanı ihaleyi aldı ve fakat beceremedi. Zamanın A.Yaman Valisi, valilik ve kaymakamlık personeli ile halkın önünde, o ilçe başkanını halkın içine çıkamayacak biçimde kınadı,azarladı. İkinci örneğim ise,daha yakın yıllarda gerçekleşti. Bu daha da kötü ve iğrenç.Yapması/yapması gereken kamusal hizmetten rüşvet mi,komisyon mu,avanta mı ne adla olursa olsun, pay almayı kendisi için bir hak olarak gören belediye başkanımız oldu. Konu, işgörenler tarafından zamanın valisine,belediye başkanının rüşvetsiz-komisyonsuz iş vermediğini şikayet eder. Zamanın valisi, önce belediye başkanını uyarır,bu türden rüşvet ve yolsuzluğun sözünün,dedikodusunun bile tahammül edilmez olduğunu belirtir. Belediye Başkanı, ihalelerden müteahhitlerin büyük paralar götürdüğünü, kendisinin üzerinden servet sahibi olanlardan kendi payına düşeni almasının hakkı olduğunu,bundan vazgeçmeyeceğini bildirir. Vali, bu konularda yapıyan ihbarları gerekçe tutarak İçişleri Bakanlığı Mahalli İdareler Genel Müdürlüğünden müfettiş görevlendirilmesini ister. Bu gelişmeler öncesi ve sonrasında araya dönemin milletvekilleri girerek,valiyi bu girişiminden vazgeçirmeye,örtük biçimde de tehdit etmeye girişirler. Vali, müfettişlerin gelmemesi,dosyasının işleme konulmaması üzerine zamanın İçişleri Bakanlığı Müsteşarını arar.Müsteşar, dosyanın bakan tarafından işleme konulmadığını,üzülerek valiye bildirir. Vali, belediye başkanı ile zamanın iktidar partisinin milletvekillerinin gadrine uğrar ve yargı tarafından iade edileceği görevinden alınır.Ve bir daha da hep Merkezde tutulur.Çünkü şikayet edilen belediye başkanı ile milletvekillerinin mensubu olduğu parti hep iktidardadır. Günümüzde kamu kaynaklarının nasıl yağma ve talan konusu kılındığının kaynağını öğrenmek istiyorsak iki şeye bakacağız. Birincisi Kamu İhale Yasası ve bundaki değişiklikler, ötekisi ise "Nereden Buldun Yasası"nın var olup olmadığına,kaldırılıp-kaldırılmadığına. Uzağa gitmeye gerek yok. Günümüzde çevremizde siyaset bal küpüne bırakınız parmaklarını,kollarını,tüm gövdelerini sokanları dünkü varlıkları ile günümüzdeki varlıklarına bir bakın. Çoluk-çocuk ve akrabalarının nasıl nemalandıklarını görebilirsiniz. Valisi kaymakamı da, günümüzde kimi ekonomik kuruluşlardan hakkı huzur adı altında, rektörler dernek -vakıf ve işletmelerden aldıkları kar payları,hakkı nuzur ve ek ücret ile dünyalıklarını da ,ahretliklerini de devşirmeye çamlışıyorlardır. Yoksul halka düşen ise, sosyal devletin görevi iken,sadakanın ötesine geçmeyen kırpıntılar,suçlarının örtüsü olarak dağıtılmakta.Esenlik dileklerimle.30.11.2016

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder