19 Ekim 2016 Çarşamba

15 Temmuz “Yararlı Salaklığı”nın üzerinden üç ayı aşkın bir zaman geçti. Bitmez-tükenmez gözaltılar,tutuklamalar, etkin pişmanlık duyarak itirafçıların pıtrak gibi fışkırması,ve yavaş yavaş uç veren Savcılık iddianameleri, hemen hergün gündemimizin ilk sıralarında yer alıyor. Bu arada TBMM Komissyonu önünde yapılan açıklamalar, “Yararlı Salaklılık Sorumluluğunun” nereden başladığı konusunda da, 17-25 Aralık 2013’den öncesine işaret etmekte. FETÖ ile yapıldığı ileri sürülen savaşımın ne denli içtenlikten uzak olduğunu ele veren ve Özgür Mumcu tarafından kaleme alınan yazı,buna ilişkin canlı kanıtlıkları gözlerimizin önüne sermekte. Yararlanacağınız ve algılarınızı değişirebileceğini varsaydığım bu yazıyı sizlerle paylaşıyorum. Esenlik dileklerimle. Mustafa Altıntaş

ÖZGÜR MUMCU – Cumhuriyet, 19.10.2016

ÖDEME EMRİ

Zor durumda bırakıyorsunuz. Milletin adamını el âlemin önünde sıkıntılara sokuyorsunuz. Nezaketinden, narinliğinden, iyi niyetinden sesini çıkarmıyor. Siz de maşallah hiçbir şey olmamış gibi davranıyorsunuz. Ama yetti artık. 

Sayın cumhurbaşkanımız yurtdışında Fethullah Gülen şebekesinin ne büyük ne şedit bir terör örgütü olduğunu anlatıyor. Muhatabı muzır muzır tebessüm ediyor. Zaten baştan niyeti bozuk. Üst akıldan talimatını almış, işi yokuşa sürmeye yer arıyor. Ah bir de siz. Sizin yapıp ettikleriniz. Daha sayın cumhurbaşkanımızın cümlesini tamamlamaya izin vermeden hemen o pis gülümsemelerinin arasından ıslık gibi bir sesle itiraz ediveriyorlar.

Ama Sayın Erdoğan diyorlar, iyi hoş da bizzat sizin sözcünüz ve danışmanınız İbrahim Kalın’ı biz cemaatin gazetesi Today’s Zaman’daki makalelerinden tanıyoruz. Şimdi cemaatin senelerdir haince devlette örgütlendiğini söylüyorsunuz. O vakit mesela neden sözcünüz eski bir cemaat yazarı? 

Sayın cumhurbaşkanı son derece kibar bir insan. Sayın Kalın’a bre sözcü sen ne aymaz bir ademmişsin ki gidip himmet paralarından maaş alarak vatan hainlerinin gazetesinde yazılar döktürmüşsün diye çıkışmıyor. Susuyor muhatabının karşısında. Dili lal oluyor. Üzülüyor. Yutkunuyor. 

Konuyu değiştiriyor el mecbur. Harp okulları, harp akademileri hepten cemaatçilerin eline geçmiş. Biz de onları kapattık, bir daha zinhar cemaatçi sızmasın diye Milli Savunma Üniversitesi kurduk diye anlatıyor. Zaten üst akılla evvelden kikirdeşmiş olan muhatabı durur mu. Hemen yine sözünü bölüyor sayın cumhurbaşkanının. Efendim diyor, iyi hoş ama o üniversitenin başına rektör diye koyduğunuz beyefendi senelerce cemaat gazetesinde köşe yazarlığı yapmış. Bu nasıl bir tedbir? 

Yine susuyor sayın cumhurbaşkanımız. Ah diyor içinden, ah çocuklar. Beni ne durumlara sokuyorsunuz. Değer miydi diyor, üç beş kuruş maaşa oralarda yazıp çizmek. Susuyor sayın cumhurbaşkanı. Konuyu değiştiriyor el mecbur. Biz diyor Meclis’te diyor komisyon diyor kurduk diyor darbeyi araştırsın diye diyor ki yine müsaade etmiyorlar ki konuşsun. 

Yahu diye çıkışıyor namussuz frenk, bir kulağından diğerine pörsümüş çamaşır ipi gibi bağladığı sırıtışıyla. Komisyon başkanı seçtiğiniz AKP milletvekili senelerce cemaatin bütün kumpas davalarını savunarak kendine bir kariyer elde etmedi mi? Televizyonlarda cemaatçilerle kol kola darbeci subayların önünü açan davalar için kamuoyunu ikna etmeye çalışmadı mı? 

Yine susuyor sayın cumhurbaşkanı. Ne desin. Sevdikleri, yakınları, etrafındakiler ah yahu sözcüsü bile... Cemaat gazetelerinden senelerce maaş alan AKP’liler. Cemaat okullarını gezmek için bedava bilet, bedava otel, bedava yemek paketiyle dünyayı gezmiş AKP’liler. Cemaatin kumpas davalarını bağıra çağıra savunmuş AKP’liler. Parti örgütlerinde Necip Fazıl’ın yanında Fethullah Gülen kitaplarını okutan AKP’liler. 
İstifa etmeyi bilmiyorsunuz ve sayın cumhurbaşkanını zora sokuyorsunuz. O kadarını anladık. Ancak bari bir terör örgütünün mesela darbeci generallerin maaşından kestiği himmetlerle zamanında banka hesabınıza yatırdığı maaşların hesabını verin. 

15 Temmuz’da öldürülenlerin ailelerinin, yaralananların ciddi maddi sorunları var. Bak AKP zabıtası 15 Temmuz gazisi tatlıcıyı evire çevire dövdü. Vaktinde cemaatin himmetinden hesabınıza yatan maaşlarınızı 15 Temmuz’da öldürülenlerin ailelerine, yaralananlara bağışlamak için neyi bekliyorsunuz? 


Bu yazıyı bir ödeme emri gibi düşünün. İstifa edin demiyorum zira o kadarını beceremezsiniz ancak cemaatten senelerce aldığınız parayı hesaplayın ve darbecilerin kurşunlarına hedef olanlara ödeyin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder