Sevgili
Serdar, Ankara Üniversitesinin tasfiye edilmesini,yok edilmesini üzüntü ile
izlemekteyim. Tasfiye edilen, öğretim elemanları değil, 1946'da Cumhuriyet'in
Ankara'da kurduğu üniversite,onun kurumsal kimliğidir. Alıştıra alıştıra bu yok
ediş bana, "sarı öküz" öyküsü ile Alman Nazizminin düşmanlaştırdığı
toplumsal,sınıfsal ve ırksal temizlik sırasında, sıranın kendisine geldiğinde
yakınan,umarsızlığını feryada dönüştüren papazı anımsattı. Kokteylleştirilmiş
terörist üretimine ses çıkartmayıp, Anayasanın 130.maddesinde yer alan
"üniversite yönetim ve denetim organları ile öğretim elemanları;YÖK veya
üniversitelerin yetkili organları dışında kalan MAKAMLARCA HER NE SURETTE
OLURSA OLSUN GÖREVLERİNDEN UZAKLAŞTIRILAMAZLAR" kuralına sahip çıkmadık,bunu
halen de haykırma yürekliliğini,yeterli ölçüde,birlikte gösteremedik.
İşlerinden,mesleklerinden edilenler, kendi yaşamlarını sürdürecekler, birikim
ve yetenekleri ile yaşamda tutunacaklardır. Bunu,iki kez doktor asistan
olarak,meslek dışına atılmak durumuna düşürülmüş biri olarak söylüyorum. Benim
asıl yakındığım konu, Cumhuriyetin bilim kurumlarının kurutulması, bilgi ve
bilgelik yüklü meslektaşlarımızdan yoksun kılınan ve geleceğimizin umudu olan
gençlerimizin,öğrencilerimizin yoksullaştırılmaları, yoksunlaştırılmalarıdır.
Günümüzün muktedirleri konumunda olanlar,YÖK üyeleri denenler, rektörlük
bahşişine konu kılınanlar “insan
kıyımına karşı çıkanları ”,barış çağrısında bulunanları” düşman gören, Ahmet
Arif’in “Adiloş Bebenin Ninnisi”nde söylediği gibi, aşımıza,ekmeğimize (ve
mesleğimize,öğrencilerimize) göz koyan
engerekler ve çıyanlardır. Bunları tanımalı ve tanıtmalıyız. 686 ve önceki KHK
ile mesleklerinden,kurumlarından kopartılanlar yanı sıra, 19 Ocak 2017 günü
yapılan YÖK-Yüksek Disiplin Kurulu toplantısında Ağrı Üniversitesi’nin üç
çalışanı, “20 Temmuz 2015’de Suruç’taki insan kıyımını, İŞİD’i protestoya katılmaları” gerekçesi ile -Savcılığın
bile “kovuşturmaya gerek görmediği”-Ağrı Valisinin ihbarı üzerine yapılan
disiplin soruşturması sonucu olarak, iyi halin değerlendirilmesi bile
gözetilmeksizin, devlet memurluğundan çıkartma cezasına konu kılındılar. Günün
muktedirlerini kınıyor ve bunları insanlık suçu olarak tanımlıyorum.08.02.2017
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder